İtiraf ediyorum,
bugün ilk defa ağladım. Tam bir haftadır denizdesin. Çok mutlusundur eminim. Ama
limanda bekleyenin özlemi de kor gibi. Senin için mutluyum tabii ama kendim
için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Bugün yeni çiçek
alıp, isim verdim. Senin ismin ve senin en sevdiğin, “deniz”! Onu da öyle bir
yere koydum ki, ufka bakınca hem denizi, hem çiçeğimi hem de seni görüyorum.
Seni hep görüyorum,
duyuyorum, hissediyorum. Seninle konuşuyorum. Sesimi iletiyor mu deniz sana?
Unutmadan, Fenerbahçeliler
günün kutlu olsun bir tanem. Bilirim, sen fenerbahçeni çok seversin...
23.48
Bugün açıklarda bir
gemi gördüm. Belki içindesindir diye hayallere daldım yine. Çoktan Cebelitarık’ı
geçmişsindir. Ama yine de gitmediğini farz ederek, yaşıyorum. Hayatım monoton
devam ediyor.
Fark ettim ki, Mabel
Matiz dinlerken; gözlerimin önünden sen geçiyorsun…
Bilmiyorum, bunları
okur musun? Belki döndüğünde sana bu defteri veririm ve yazdıklarımdan, sen
yokken neler yaptığımdan, hayallerimden haberin olur. Belki de sözünü etmem. Ama
bil seni bekleyeceğim diye sözüm var.
Hani bir keresinde
demiştim ya sana, herkesin hayatında unutamadığı biri vardır diye. Sanırım o,
sen oluyorsun gitgide.
Uykumda, hayalimde,
rutin işlerimde bile sen varsın. Her şey sen oldun. Denize bakınca sen,
çiçeğime bakınca sen. Sana bakınca hayat! Nefes! Ömür!
Çabuk dön, nefes
alınmıyor sensiz.
Yalnızlığımın adı
sen, aşkımın adı sen, mutluluğun adı sen…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder